Emine Erdoğan, Uluslararası Farkındalık Zirvesi’nde “kadın” vurgusu yaptı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, son 20 yılda Türkiye’de ıslahat niteliğinde düzenlemeler gerçekleştirdiklerini belirterek, “Kadınlarımızın haklarını teminat altına alan, toplumsal hayattaki pozisyonunu sağlamlaştıran güçlü bir hukukî ve idari altyapının temellerini attık. Bu temelin üzerine, her gün yeni başlıklar, yeni güzelleştirici düzenlemeler ekleniyor.” dedi.

Müstakil Endüstrici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bayan tarafından derneğin genel merkezinde düzenlenen Memleketler arası Farkındalık Tepesi’nde konuşan Emine Erdoğan, MÜSİAD Bayan’ı, global ölçekte tüm kesitlerin farkındalığını artırmayı amaçlayan bu tepeyi düzenlediği için tebrik etti.

Emine Erdoğan, “Çünkü farkındalık, hareketin birinci adımıdır. Bizi harekete çağıracak bir hayale sahip olmak için evvel bilmemiz gerekir.” diye konuştu.

İş hayatında bayanların türlü zorluklar yaşadığını, açmakta zorlandığı kapılarla aşamadığı bariyerler olduğunu belirten Emine Erdoğan, daha en başta, iş gücüne iştirakte fırsat eşitsizliği yaşayan, daha sonra profesyonel hayatta da adil olmayan çalışma şartlarıyla emeği değersizleştirilen bayanların olduğunu kaydetti.

Kadınların karşılaştıkları problemlere kalıcı ve dönüştürücü tahliller sunulması gerektiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, “Bu fikirle, son 20 yılda Türkiye’de ıslahat niteliğinde düzenlemeler gerçekleştirdik. Bayanlarımızın haklarını garanti altına alan, toplumsal hayattaki pozisyonunu sağlamlaştıran güçlü bir hukukî ve idari altyapının temellerini attık. Bu temelin üzerine, her gün yeni başlıklar, yeni güzelleştirici düzenlemeler ekleniyor.” sözlerini kullandı.

Emine Erdoğan, bayanların aklı, zekası, şahsiyeti ve bedelleriyle üretim hayatında yer almasının adalet ve hakkaniyetin gereği olduğunu anlattı.

Empati kurma, hisleri manaya ve yönetme marifeti yüksek bayanların çalışma hayatında güçlendirilmesinin daha adil ve yaşanabilir bir dünyanın anahtarı olduğunun altını çizen Emine Erdoğan, “Gerçek manada bir güçlendirme içinse bayanın hayattaki tüm rollerini kapsayan bütüncül ve istikrar odaklı bir yaklaşım gerekir. Bayanlar, tabiatındaki çok taraflılık ve süratli adapte olma maharetiyle elbette birçok sorumluluğu sırtlanabilir, farklı durum ve kaidelere süratli ahenk sağlayabilir. Buradaki anahtar söz, bu çeşitli roller ortasındaki istikrardır.” sözlerini kullandı.

“KADIN EMEĞİ SADECE UNVANLAR ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLİYOR”

Emine Erdoğan, bayanların onları tek tipleştiren, tasarladığı modele uymayanları oyun dışı bırakan global bir mahalle baskısına maruz kaldığına işaret ederek, şöyle devam etti:

“Bugün iş hayatında bayanların meseleleri konuşulurken, meskeni ve işi ortasında savrulan bayanların, tırnak içinde ‘eşitlik’ ismi altında sarf ettikleri insanüstü efor ve yaşadıkları çelişkiler göz arkası ediliyor. Öte yandan, bayan emeği sırf unvanlar ve iş gücüne iştirak üzerinden bedellendiriliyor. Halbuki kültürümüzde bayan, tarlayı sürerken de bir çocuğu yetiştirirken de aileyi idame ettirirken de üretendir. Önümüze gelen bir tas çorba, yemenideki oya, kilimdeki desen ve ardımızdan okunan her bir duada bayan emeği vardır. Bu bakış açısıyla, bütün bayanlarımızın emeğine sahip çıkmak, üretirken öbür rollerini de kucaklamak isteyen bayanlarımıza destekleyici sistemler sunmak, hükümetlerimiz boyunca en büyük uğraşımız olmuştur.”

Kadına yönelik hayata geçirilen dayanak programlarına değinen Emine Erdoğan, “AK Parti periyodunda hayata geçirilen konutta bakım dayanağı, doğum müsaadesi düzenlemeleri, kreş takviyesi üzere uygulamalar, bu gayretlerin sonucudur. Bugün gelinen noktada bayanlarımız, aile hayatında da güçlü bir anne, güçlü bir eş rolünü yitirmeden toplumsal kalkınmanın kilit bir aktörü olabiliyorlar. Üretim bölümünde elde ettikleri başarılarla, ülke ekonomimizin lokomotifini oluşturuyorlar. Bilim alanındaki çalışmalarıyla, ulusal teknoloji atağımıza ivme katıyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Emine Erdoğan, bayanların hayatın tüm alanlarında kendi tabiatlarıyla var olmaları sağlandığında adalet ve istikrar ekseninde bir dünyanın oluşacağını kaydederek, bu yüzden, bayanların aile hayatına yönelik esnek uygulamaların tüm dallarda yaygınlaşmasının öncelikleri olması gerektiğini bildirdi.

Kalkınma dendiğinde, akla sırf fizikî kalkınma değil toplumsal ve toplumsal kalkınmanın da geldiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, “Birleşmiş Milletlerin belirlediği Sürdürülebilir Kalkınma Maksatları kalkınmanın toplumsal boyutlarına özellikle odaklanıyor. Bayanlar, gelecek kuşakları yetiştiren, toplumsal kıymetlerimizin kalesi olan aile kurumunun temel ögesi, toplumsal kalkınmanın da lokomotif gücüdür. Bayanların sıhhati, güvenliği, eğitimi, ekonomik güçlenmeleri ve genel hayat kalitesini artırmak devletlerin en öncelikli toplumsal siyaset başlıklarından birisidir. Bir toplumun niteliğini, bayanların gücüne bakarak anlamak mümkün.” şeklinde konuştu.

Emine Erdoğan, güçlü bayanların güçlü bir toplum ortaya koyduğunu vurgulayarak, “Bizim medeniyetimizin temelinde de erkek ve bayanın işbirliği vardır. Tarihimiz boyunca devlet idaresinden eğitime, kültürden toplumsal hayata bayan her alanda erkek ile yan yanadır. Karşımda gördüğüm seçkin topluluğu da işte bu binlerce yıllık deneyimin, irfanın ve Anadolu ruhunun taşıyıcısı olarak görüyorum. Bilimden akademiye, sanattan ticarete birçok alanda büyük işler yapan ve tıpkı vakitte fıtri rollerini de kucaklayan bayan kıssaları, bir kutup yıldızı üzere yeni kuşaklara yol gösterecektir.” değerlendirmesini yaptı.

GENÇLERE TAVSİYELERDE BULUNDU

Zirve kapsamında Farkındalık Ödülleri’ne layık görülen bireylerin hayatlarını ve fikirlerini öğrenmelerini gençlere tavsiye eden Emine Erdoğan, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Düşünce ve gönül dünyamıza vurulan zincirleri sözleriyle kıran değerli düşünür Alev Alatlı gençlerimiz için bulunmaz bir örnektir. Türkiye’de bir devir bilgisayar yazılımcılığı yapmış birinci bayanlardan olan ve hala faal olarak, dünyanın önde gelen bir savunma sanayi şirketinde finans alanında çalışan Canan Bayraktar’ın bedellerini ve aile hayatındaki rollerini de sahiplenerek elde ettiği muvaffakiyetler, tüm bayanlar için ilham kaynağıdır.”

Emine Erdoğan, MÜSİAD Bayan’ın kurulduğu günden bu yana, iş hayatında bayana dair tüm sıkıntıları hakkaniyet çerçevesinde ele aldığını ve bu gayeyle birçok nitelikli projeyi hayata geçirdiğini lisana getirerek, “Dönüşüm Meskenden, Eğitim Anneden” projesiyle Sıfır Atık Hareketi’ne sundukları katkılar için derneğe teşekkür etti.

Kadınların, geleceğin inşası konusundaki ehemmiyetine vurgu yapan Emine Erdoğan, “Elimizdeki dünya, insanlığın kıymetleriyle birlikte kesim parça dağılırken bayan hassaslığına, sezgisine ve şefkatine hiç olmadığı kadar muhtaçlığımız var. İçinde çocuklarımızın yaşamasına razı olacağımız geleceğin dünyasını bayan eli değmeden inşa edemeyiz. Tüm yıkımlara ve kayıplara karşın, elindeki imkanlarla her gün ömrü tekrar kuran Filistinli bayanlar, daha yaşanabilir bir dünya umudumuzu ayakta tutuyor. Bu his ve niyetlerle sözlerime son verirken, bugün dünyadaki bütün bayanların tıpkı fırsatlara sahip olması için emek veren herkese şükranlarımı sunuyorum.” diye konuştu.

FARKINDALIK ÖDÜLLERİ

Zirvede Farkındalık Ödülleri’ne layık görülen muharrir Alev Alatlı, Prof. Dr. Ümit Meriç, Prof. Dr. Nurhan Atasoy ve BAYKAR Yönetim Kurulu Üyesi ve finans yöneticisi Canan Bayraktar için plaket merasimi düzenlendi.

Meriç ile Bayraktar’a plaketlerini veren Emine Erdoğan, merhum Alatlı’nın mükafatını kızı Funda Aktan’a, sıhhat meseleleri nedeniyle merasime katılamayan Atasoy’ın mükafatını ise Günseli Kato’ya takdim etti.

Ödül merasiminin akabinde aile fotoğrafı çekimiyle sonlanan doruğa Emine Erdoğan’ın yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, KADEM Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, TOGEMDER Lideri Belma Sekmen, Afrika Kültür Evi Başkanı Zeliha Sağlam, bazı oda liderleri ve milletvekilleri de katıldı.

ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLENLERİN HAYAT HİKAYELERİ

Eserleriyle niyet dünyasına ışık tutan mütefekkir, müellif Alev Alatlı, ömrü boyunca birçok mükafata paha görüldü. Usta muharrir Alatlı, 2006’da Rusya’da “Mihail Aleksandroviç Şolohov 100. Yıl Edebiyat Ödülü”nü, 2014’te edebiyat alanında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”nü aldı.

Filistin halkına reva görülen zulme karşı hassaslığıyla öne çıkan Alatlı’nın, Filistin davasını duyurmak üzere yaptığı çalışmaları, Yaser Arafat tarafından da fark edildi. Alatlı, bu nedenle “Özgürlük Madalyası”yla onurlandırıldı.

NURHAN ATASOY

Türk sanat tarihi alanındaki çalışmalarıyla önde gelen akademisyenlerden Prof. Dr. Nurhan Atasoy, İstanbul Fotoğraf ve Heykel Müzesi, KÜSAV ve Taç Vakfının kurucu üyesi, “Turkish Cultural Foundation” Bilimsel Danışmanı ve daimi öğreticilik vazifelerini üstlendi. Atasoy, 1997 yılında Maltepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığının ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığına atandı.

Osmanlı sanatı ve Türk İslam sanatları üzerine uzmanlaşan Atasoy, 120’nin üzerinde hususta sayısız eser verdi. Bilhassa Türk kültür ve sanat tarihinin memleketler arası alanda tanıtılmasında öncü olurken emekliliğinden sonra da üretmeye devam eden Atasoy, “Kadınlar, toplumsal değişimin öncüsü olabilir; her birimiz, kendi öykümüzü yazma gücüne sahibiz.” sözleriyle kendi kıssasını yazmak isteyen tüm bayanlara ilham kaynağı oldu.

ÜMİT MERİÇ

İstanbul Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Kısmı mezunu olan Prof. Dr. Ümit Meriç, Sosyoloji Tarihi, Kurumlar ve Aile Sosyolojisi kollarında çeviri ve telif üzerine birçok çalışmaya imza attı.

Gençlere ve yeni jenerasyon akademisyenlere mentorluk yaparak, ilham veren ve meslek gelişimlerine takviye olan öncü müellif ve düşünür Meriç, bir periyot başörtüsü yasağı sebebiyle 30 yıllık hocalık hayatına veda etmek zorunda kaldı.

Meriç, babası Cemil Meriç’in niyet ve edebiyat mirasını yaşatarak, fikirlerini bugünün toplumuna taşımakta kıymetli bir rol oynadı.

Sosyal adalet, eğitim ve kültürel bahislerde yürüttüğü çalışmalarla, toplumsal farkındalığı artıran Meriç, insanları bu bahislerde düşünmeye teşvik etti.

CANAN BAYRAKTAR

Özdemir Bayraktar ile 1978 yılında hayatını birleştiren Canan Bayraktar, finans alanındaki mesleğine 1985 yılına kadar devam ederken finans alanındaki birinci bayan yazılımcılardan biri oldu.

Bayraktar, annelik görevi nedeniyle çalışma hayatına bir müddet orta verdikten sonra, Baykar’ın finans idaresini, “Milli İHA” serüvenine başladığı birinci yıllardan itibaren hem bir işçi hem de uzmanlığıyla destekledi.

Yaklaşık 20 yıldır Baykar Yönetim Kurulu Üyesi olarak gece gündüz demeden ülkenin İHA destanına emek veren Bayraktar, başarılı iş hayatı ve aile hayatı ortasındaki dengeyi sağlama azmi sayesinde birçok beşere örnek oldu.