Arolat’ın kalp krizi şok diyetler ve kalp sağlığını gündeme getirdi! Uzman isim uyardı

Müzisyen Metin Arolat’ın beklenmedik vefatı, kıymetli bir sıhhat sıkıntısına da dikkat çekti. Arolat’ın vefatının, uyguladığı şok diyetlerle alakalı olabileceği argümanları, süratli kilo vermenin potansiyel risklerini gündeme getirdi. Prof. Dr. Özlem Esen, şok diyetlerin  ve süratli kilo vermenin kalp sıhhati üzerindeki olumsuz tesirleri hakkında değerli bilgilendirmelerde bulundu.

Ünlü müzikçi Metin Arolat, geçtiğimiz günlerde sahnede yaşadığı ani kalp durması sonucu hayatını kaybetmişti.  Arolat’ın vefatının, uyguladığı şok diyetler ve ani kilo kaybıyla bağlantılı olabileceği tezleri gündeme gelirken bu durum, ani kilo kaybı ve şok diyetlerin kalp sıhhati üzerindeki tesirlerini tekrar tartışmaya açtı. Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kısmı Anabilim Kolu Lideri Prof. Dr. Özlem Esen de ani kalp durmalarının nedenleri, şok diyetlerin tehlikeleri ve süratli kilo vermenin kalp sıhhati üzerindeki olumsuz tesirleri hakkında değerli değerlendirmelerde bulundu.

KALP KRİZİ GEÇİREN 5 ŞAHISTAN 1’İ 35-45 YAŞ ARALIĞINDA

Öncelikle Türkiye’de kalp krizi yaşının artık çok geniş bir aralığa yayıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlem Esen, Metin Arolat’ın da bu türlü bir genç kalp krizi olduğu tabir etti. Arolat’ın kalp krizinin birçok farklı sebebi de olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Esen, “Spekülatif yorumlardan fazla, söylenildiği üzereyse şayet, evet şok diyetlerin maalesef kalp krizine neden olabildiği çalışmalarla kanıtlanmış durumda. Ani, agresif dediğimiz düşük kalorili, bedenin alışık olmadığı derecede, uzun açlıklarla giden şok diyetlerde maalesef kanın akışkanlığı bozuluyor. Bedende iltihabi süreçler gelişebiliyor ve kalp krizi tetiklenebiliyor. Şok diyetlerle aslında kişi kilo verdiğini zannediyor fakat bedende bir ekip kas kayıpları meydana gelebiliyor. Gördüğünüz üzere birçok etmen var lakin bu diyetleri genel olarak esasen tavsiye etmiyoruz. İstikrarlı bir beslenme nizamıyla yavaş ve istikrarlı bir kilo kaybı en sağlıklı olan” dedi.

“İLLA ŞİDDETLİ AĞRILAR BEKLEMEYİN, UFAK SIZILAR DA BİLDİRİ OLABİLİR”

Diyet yapan birinin bu diyetin kalbini rahatsız edip etmediğini nasıl anlayacağına dair de bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Esen, “Şok diyetlerdeki ana sorunun kalori dengesizliği olduğunu söyledik ancak kalbimizin etkilendiği bahisler bizim tansiyonumuzla ilgili süreçler. Bilhassa kişi süratli kilo kaybında düşük tansiyona maruz kalabiliyor. Mineral eksikliği olabiliyor ve bu da ritim bozukluğuna neden olabiliyor. Hasebiyle kalbimizin dur dediği taraflar halsizlik, olağandışı bir güçsüzlük, takatsizlik, kalp atışlarında düzensizlik, baş dönmesi, kas ağrıları, kramplar bunlar küçük satır ortaları. Bizim dikkate almamız gereken ufak bildiriler var aslında. Vücudumuzu hakikat okumamız gerekiyor ve verdiği iletileri gerçek okumak gerekiyor. Maalesef Metin Arolat da sol kolda uyuşmadan bahsetmiş. Sonra kendini âlâ hissediyorum diyerek tekrar performansına geri dönmüş. Kalp krizinin ufak belirtileri olabiliyor. İlla çok ya da hayatımızda görmediğimiz şiddette ağrılar olması gerekmiyor. Bunlar rahatsız edici ufak sızılar, sırta vuran yanmalar, göğüste bilhassa midede ekşime üzere haller bile kalp krizine yorulabilir. ‘Hiçbir şey olmaz’ demeyip bir tabibe kesinlikle başvurmak gerekiyor. Artık kalp krizinin teşhisi son derece kolay. Teknolojik olarak da kolay tedavi edilen bir hastalık. Lakin gecikme de bir o kadar hayati olabiliyor” formunda konuştu.

“İLK 6 AYDA MEVCUT KİLONUN YÜZDE 10’UNDAN FAZLASINI VERMEK ZARARLI”

Eğer sağlıklı bir biçimde diyet yapmak isteyen ve kalp sıhhatini da ihmal etmek istemeyenlere de bu manada evvelce tetikler yapılmasını tavsiye eden Altınbaş Üniversitesinden Prof. Dr. Özlem Esen kelamlarını şöyle sonlandırdı:

“Kişinin birinci 6 ayda mevcut kilosunun yüzde 10’undan fazlasını kaybetmesini zati istemiyoruz. Süratli kilo kaybı her ne kadar cazip görünse de bu durum kas kitlesinin azalması ve bedenin sıvı kaybetmesiyle sonuçlanabilir. Pekala, ne yapmalıyız? Öncelikle, tansiyon ölçümlerinin nizamlı olarak yapılması gerekiyor. Ayrıyeten, ailede kalp krizi riski varsa, bilhassa 45 yaş üzerindeki erkekler için bu risk, sağlıklı bireylere nazaran neredeyse 5 kat daha fazla. Bu nedenle bu şahısların yakından takip edilmesi koşul. Tansiyon ölçümleri, elektrokardiyografi (EKG), beden yağ ve kas oranlarının takibi, kandaki tuz oranları, sodyum, potasyum ve öbür minerallerin denetimi ile kolesterol düzeylerinin sistemli olarak izlenmesi gerekiyor. Kandaki kolesterol düzeylerindeki dengesizlik, damar sıhhatini bozabilir ve önemli sıhhat sıkıntılarına yol açabilir. Bu yüzden, sistemli doktor kontrolleri altında yapılan diyetlerden korkmamak gerek. Fakat, uzun periyodik açlıklar ve bedenin kâfi kalori ile mineral almadığı durumlarda önemli sıhhat meseleleri ortaya çıkabilir.”